derhal telefon numaramı değiştirirdim.

"Sürünsün az bile"

Güven yoksa aranızda artık merhametin de olmasın, boşu boşuna can sıkıntısı şu saatten sonra.

Uğruna sizi terk ettiği sevgilisine gitsin derim, çok ihtiyacı varsa bir çift kulağa.

adı üstünde geçmiş.

neden buluşasın ki? 3 kere bahane uydur. eşek değil ya anlar.

Görüşme.

kızların klasik huyu. büyük ihtimal senin kızı kullanmışlar, senin ona verdiğin değeri kimse vermemiş, egosunu parçalamışlar, oda şimdi kırılan egosunu tamir etmek için seni kullanmak istiyor gene. ayrıca için falan acımasın, o sana acımış mıydı zamanında? bırak sürünsün derim. hatta ben olsam plan yapar intikamımı alır skoru 1-1'e getirir sonra kıçına tekmeyi vururdum. insanların duygularıyla oynadıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrardan dönmek bu kadar basit olmamalı. hem huylu huyundan vazgeçmez, 6 ay bekleyemeyen kızdan da hayır gelmez söyleyim.

Kafamdaki düşünceyi bu kadar kişi de teyit edince daha rahat artık içim. Teşekkür ederim tekrar. Sürünsün, az bile.

@aband0ned: Telefondan sildim zaten, ancak insan hafızası eski de olsa sevgilinin numarasını ezbelemiş zamanında, anlıyorum o numara görününce. Yapacak bir şey yok. Kendi numaramı değiştirmeye de niyetim yok zaten, yıllardır kullanıyorum.

Gorusursen siktir git erkekler olarak afaroz ediyoruz seni. O derece sinirlendim sana.

hikaye çok acıklı olsa da bence görüşmelisin. herkesin hata yapabileceği göz ardı edilmemeli. herkes ikinci bir şansı hak eder. onun ağzından dinle bi bakalım neler anlatacak. kader bu, kestirip atmak olmaz. onunla buluş onu dinle tatmin olmazsan o zaman iletişimini kopar. onunla buluştuğunda senin kalbine ne kadar derin bir yara açtığını bilsin ama bunu ona hissettir.

olm ne yapıyosun ?
koş la koş insan sevdiğini üzermi la ?
o da seni sevmiştir zamanında belki bi aksilikler olmuştur da ayrılmıştır senden.

şaka la şaka :) inandın mı enayi :)görüş barış da iki gün sonra götünde tekme iziyle gel geri :)

@archely : adamın dibisin

arkadaş kararsız kalmış biri şuna bi el atsın kıhkıh :))

@durdenist: Askerdeyken aldatıp döndüğü gün terkeden bir kız bence ikinci bir şans haketmiyor. Birisi bir kez güvenilmezliğini kanıtladıysa gerek yok sonuçta tekrar tekrar salak yerine konmanın. Buluşsam bile ilişki başlatma manasında olmayacaktı zaten hiçbir şekilde. Umurumda da değil eşekliğinin farkına varması açıkçası. Kendi derdine yansın. İntikam alma çabasına bile değmiyor gözümde.

Soruyu sormamdaki tek amaç eski bir tanıdığın kötü bir durumda olması bağlamındaydı ama şimdi yazınca bile hakeden haketmeyen ayrımı yaptım, görüşmemek mantıklı olan.

seni kullanacak gibime geldi. görüşme derim.

öğren, ne zararı olacak ki?

mümkün. ama çevre lazım. diplomasız autocad bilen bazı kişiler proje çizip para getiriyor. ama devamlı bir iş zor. ayrıca önüde açık değil pek aynı yerde sayarsın.

öğren ama aç kalabilirsin

siyah nokta bantlari ile halledebilirsin. Eger cikmasin istiyor isen duzenli temizlik sart .

www.google.com.tr

www.youtube.com

12 soruyu tek tek yazdırmak yerine bir pool açıp linkini koyaydın ya, yine aynı şeyleri yazacak olsam da üşendim valla. çok geldi yaılar mazılar.

1- işletme okumak istiyordum, o yüzden akreditasyonu olması ve bünyesinde iyi hocaları barındırması sebebiyle bilkent üniversitesi'ni seçmiştim (sene 2006).
2- hocaları, marka değeri, bana sunabileceği imkanlar ve çevre.
3- evet, ilk tercihimdi.
4- ilk tercihime yerleştiğim için bunu geçiyorum.
5- belki boğaziçi'ni de yazardım ailemden ayrı okumanın bana getireceği olumlu etkiler sebebiyle. belki o zaman daha dişli bir insan olmak zorunda kalırdım.
6- ederim. öğrenciye değer veren, isteklerini kulak ardı etmeyen bir okul. yararlanmasını bilene çok iyi imkanlar sunuyor. sadece okulun ismi bile çok kapıyı açıyor.
7- bu çok klişe olacak ya; blkent'li olmak ayrıcalıktır diyeceğim :))
8- stajlar ve seminerler sayesinde mezun olduğumda "cv'me ne yazacağım" kaygısı taşımadım. yabancı hocalar sayesinde onların ülkelerinde de bağlantım oldu ve yurtdışına gitmek istersem sadece bu yolla bile 2-3 üniversiteden kabul alabileceğimi biliyorum.
9- kütüphanesi çok iyi. kütüphanede olmayan bir kaynak görürseniz bir form dolduruyorsunuz ve hemen getirtiyorlar.
10- bazı insanlar tarafından "bilkentli, şımarık, züppe, baba parası sevici, onların eğitimi de kötüdür şimdi, vb." yaftası var, bunu ben anlamıyorum gerçekten. zaten ankara'nın en yüksek puanla kabul eden lisesine girip mezun olmuşum, üniversiteyi başarıyla bitirmişim (hiç de sanıldığı gibi yata yata bitmiyor), iş sahibi olmuşum, kendi işimi de kurmuşum ama hala bana "siz zaten diploma satın alıyorsunuz bıdıbıdı". bunu diyen adamı econ 101 sınavlarına soksam geçemeyecek, en basit bilgi birikiminden yoksun, fotokopilerle uyduruk bir taşra üniversitesinden zor bela mezun olmuş. sonra gelip doğru düzgün bir kaynağı bile olmadan kendince beni küçük görmeye çalışıyor. üzgünüm, hiçbir kurumsal firma bunları yemiyor. kapısından giremeyeceği, değerlendirmeye bile alınmayacağı firmalara ben giriyorum. istediği kadar konuşabilir. önemli olan eylem.
11- okuldaki her şeyin pahalı olması. bir sıcak çikolata 5 buçuk lira, bir tost 7 liradan başlıyor. sadece yeme içmeye bile ciddi miktarda para gidiyor.
12- türkiye sınırları içinde konuştuğumuzu varsayıyorum. tabii ki bu liste alandan alana değişir. benim listem şöyle;

bilkent, boğaziçi, odtü (özellikle mühendislik okuyacak olsam belki bilkent yerine odtü'yü yazardım, diğer bölümleri için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim), itü, bilgi (reklamcılık, sinema ve televizyon, görsel tasarım gibi bazı alanlarda sundukları imkanlar ve hocalar çok iyi).

uc kere oss'ye girdim, ilk ikisine (sabanci ve gyte bilg. muh) gercekten girdim, ikisinde de iyi universiteler kazandim ama ikisini de bitirmedim. en sonuncusunu (sakaarya bilg. muh) da askerlikle alakali olarak kazandim.

1- herkes puanina gore secer:) sonrasinda sehir, okul/bolum geliyor.

2- once sehir, sonra bolum.

3- sayilir, uzerindekiler giremeyecegimi bildigim yuksek puanli yerlerdi.

4-

5- itu guverte, bogazici iktisat puanimin tuttugu ve bana sonradan acaba dedirten 2 bolumdur. su anda deniz isi yaptigim icin guverte okuyup kaptan olmak isterdim. bogazici iktisat da sadece okul bogazici oldugu icin.

6- bitirmedigim uc universite var, sonuncusuna sadece kayit yaptim ama diger ikisini herkese oneririm.

7- en uzun okudugum okul gyte bilg muh, gyte'li olmak "butik" bir universite keyfi veriyor

8- acikcasi sadece arkadas kazandim. su anda yaptigim isle ilgili bir sey ogrenmedim

9- istanbul'a yakin, hocalar yeterli ve ilgili, kucuk okul, herkes herkesi taniyor.

10- okumaktan degil ama bitirmemis olmaktan dolayi cok iyi hissetmiyorum.

11- istanbul'a uzak, az ogrenci, az bolum, taninmis degil.

12- bogazici, itu, odtu, istanbul, sabahattin zaim

1-Üniversitenin eğitimi ve sosyal imkanları
2-Puanıma göre.İstanbul Üniversitesi.
3-Hayır.
4-İlk üniversite , istediğim bölüm olan üniversiteydi.
5-Özel bir üniversitede burslu okumak isterdim,bunun için tercih değil direkt puan zamanına da geri dönmem lazım.
6-Tavsiye etmem.Sadece adı var.
7-Üniversiteli olmak deyince özgürlük.X yerine kendi üniversitemi koyduğumda bir şey hissetmiyorum.
9-Bazı hocaları.Devam zorunluluğu olmaması.
10-Eğitim alanında diğerlerinden düşük olmak.Sosyal imkanlarının olmaması.Yaratıcı ve araştırmaya yönelik eğitim anlayışından uzak olması.bla bla bla.
11-Onun aynısı.
12-ODTÜ-Boğaziçi Üni.-Ankara Üni.-Galatasaray Üni.-İstanbul Bİlgi Üni.

1- okula bakar, öğranci profiline, okulun prestijine. şehir seçer.

2- istanbulda olması + ayrıca okuduğum bölüm sadece bu üniversitede var.

3- hayır, hatırlamıyorum ama 15 falandı sanırım. 1.si hariç 15.ye kadar olan bölümleri ailem yazdı. günahım kadar sevmezdim.

4- bir özel üniversitenin tam burslu psikoloji bölümüydü. ingilizce psikolojiydi. seviyorum. ama şu anki bölümümden de mutluyum.

5- boğaziçini seçerdim çünkü sınav sistemlerinin hastayım. kulupleri de şahane oraya değinmiyorum.

6- üniversitemi asla tavsiye etmiyorum. bizim bölümümüze özerklik versinler, o zaman tavsiye edeceğim.

7- x universiteli olmak diyince utanıyorum ben. bu konuyu burada kapatıyorum.

8-

9-

10-11- acayip çirkin bir öğrenci profili var. hocaları egoist. bir tane sevdiğim hoca yok. ha var. ama o da turk degıl. hocalar ya. evet bu kısmını dusundukce okulu bırakasım gelıyor. okulda ısler ıgrenc yuruyor. en deger verılmesı gerekenler ogrencıler oldugu halde utanmasalar yuzumuze bakmayacaklar. dogru duzgun kutuphanemız bıle yok.

12- boğaziçidir, odtüdür. sebepleri hepimiz biliyoruz.

kayranin kedisi ile aynısı sadece bilkent 3. tercihimdi

1- verilen eğitimin kalitesine göre, mezunlarının iş bulma imkanına göre, kendi başarısi ile üniversitenin aldığı puan durumuna göre...
2- önce yapmak istediğim işi belirledim. sonra o iş için gerekli eğitimi veren bölümlerin puanını sıraladım.
3- bizim zamanımızda 18 tercih vardı, 4. tercihime girdim. hepsi aynı bölümdü.
4- ilki odtüydü, puanım yetmedi :) ingilizce eğitim veriyordu. hocaları çok iiyiydi. en yüksek puanla aalan oydu. odtü işte, niyesi var mı daha!!!
5- ankara siyasalı seçerdim. mülkiyeli olma havası var.
6- o zaman etmezdim, imaj olarak çok iyiydi, hocaları da çok iyiydi. ama biz hep asistanlardan ders aldık, hocalar onlara ikinci sınıf insan muamelesi yapardı, onlar da bize insan dışı varlık muamelesi yapıp egolarını tatmin ederlerdi. dışı tercih edecekleri, içi bizi yaktı yani. şimdi de etmem, demode kaldı.
7- eğer kurumsal kimliği oturmuş bir üniversite ise o zaman "x ünivrsiteli olmak" bir anlam ifade eder. eski sınıf arkadaşlarımla muhabbet ederken bile öyle bi duygu hissetmiyoruz hiçbirimiz. ama mesela mülkiyeliler birbirini acaip tutar, her yerde mülkiyeliler kendi aralarında organizedir, iş başvurularında birbirlerini kayırırlar vs.
8- üniversite mezunu olmuş olmak dışında bi fark yaratmadı benim için.
9- bakınız 8. soru
10- sadece belli bir politik kesimin sözünün geçtiği bi okuldu. farklı sesler ya da tartışmalar yaşanmadı hiç.
11- bakınız 10.soru
12- üniversite değil bölüm belirler bu sırayı. her bölüm için en çok tercih edilen üniversite birbirinden farklıdır. mesela mühendislikle hukuk için aynı ilk beşi saymak çok saçma olur. en önemli tercih nedeni verilen eğitimin kalitesidir. ikinci kriter şehirdir. genel eğilim istanbul, ankara, izmir ünversiteleridir. burdaki okulların diğer illerdeki üniversitelere göre çok daha kaliteli eğğtim vermesi dışında, büyükşehir olması, imkanların (konferans, kurs vs )fazla olması, öğrenciye hitap eden sosyal yaşam imkanları vs vs...

1- maddiyat, is bulma kolayligi, rahatlik, sosyal statu, puanim bosa gitmesin, sehir, sevilen ilgi duyulan bir alan olmasi

2- sevdigim ve istedigim bolumdu, ama birkac tercih arasindan secim yapmam gerekiyordu ve biraz da puanim bosa gitmesin kriterine gore tercih yaptim (yanlis sebeplerle dogru tercihi yapmak oldu biraz benimkisi)

3- hayir

4- ayni bolumun daha yuksek puanli bir universitede olaniydi. ayrica eve daha yakindi o universite.

5- su andaki tercihimi hem bolum hem de universite olarak hayatta degistirmem. yanlis anlasilmasin universitemi spesifik olarak sevdigimden degil, baska faktorler etkili oldu bunda. istemeye istemeye gittim fakat benim icin en iyisi bu olmus, her acidan.

6- gelsin, sumuklubocek hizinda calisan ogrenci islerine ragmen guzel bir universite.

7- kendi universiteme yonelik ozel bir sevgi beslemiyorum fakat universiteli olmak gercekten ozgur olmak demek.

8- bir ust soruda dedigim gibi, bunlar ozel olarak x universitesinin degil genel olarak universite kavraminin bana kazandirdigi seyler. hangi seyler olduguna gelince, karakterim universite yillarinda oturdu diyebilirim, ailemden uzakta kendi istediklerimi yapmak, kendimi istedigim dogrultuda gelistirmek icin sinirsiz firsatim ve zamanim oldu.

9- manzarasi guzel

10, 11- dedigim gibi ogrenci isleri ve dekanlik biraz ilgisiz. bir de iyi hocalar ozel universiteler tarafindan kapilmaya baslandi son yillarda.

12- bogazici, odtu, itu, istanbul, marmara. insanlarin cogu tamamen puana yonelik tercih yapiyor.

1- puan aralığı, şehir, ilgi alanı, iş imkanı, arkadaş tavsiyesi, üniversitenin tanınmışlığı
2- seçmek istediğim bölüm (tıp) olan üniversitelerden, puan aralığımda, şehri idare eder, tus başarısı yüksek, ilkokul öğretmenim olur verdi. bir de kampüs şehir içinde.
3- 4. tercihimdi ama ilk 3 tercihim sırf babam 'belki kazanırsın' dediği için yazdığım derecelik 'ukte' tercihlerdi. yerleşmem 'olası' olan ilk tercihti yani.
4- istanbul üniversitesi çapa tıp fakültesi. nedeni marka olması, yaşadığım şehirde olması, cerrahpaşa'nın aksine uygulama ağırlıklı olması.
5- kocaeli üniversitesini seçerdim, büyükşehir olması ve yaşadığım şehre yakın olması.
6- ederdim. nedeni tus başarısında derecelik bölümlerle yarışması, ve başarılı-donanımlı doktorlar yetiştirmesi.
7- eziklik ve mahrumiyet hissediyorum. anadolu'nun küçük bir şehrinde istanbul'dan gelen bir genç öğrenci olmak ve tıp hariç diğer bölümleri vasat düzeyde olan bir üniversite ortamında yaşamak.
8- tek başına yaşayıp geçinmek, küçük bir şehrin yaşantısını gözlemlemek, lise yıllarının aratan bir üniversitenin varlığını idrak etmek.
9- türkiyenin en büyük kapalı spor merkezine sahip olması, kampüsün 10 dk. yürüme mesafesinde ve şehiriçinde olması, kampüste siyasi olaylar olmaması, başörtüsü yasağı uygulanmaması.
10- küçük bir şehir ve ufku çok dar olan öğrencileri olması. okulun hala inşaat halinde olması.
11- kampüsün büyük bir kısmının şantiye görünümünde ve çamur olması. online hizmetlerinin yetersiz olması. burs imkanının olmaması.
12- istanbul üniversitesi: şehrin göbeğinde ve az çok marka olması.
uludağ: bursada
9 eylül: izmirde
fatih üniversitesi: abiler ve dersane hocalarının etkisi
itü: istanbul'da ve teknik üni. olması.

Önceki çalıştığım şirketin şoförü vardı. Maaşlı çalışan olarak şirketten aylık alıyordu bu şoför. Kullandığı araba da kendisine aitti ve sözleşme ile şirkete aracını aylık olarak kiralamıştı; araba için ayrıca aylık bir miktar para alıyordu. Araçta da taşıtmatik vardı, benzin istasyonundan diğer şirket arabaları gibi aracın benzinini dolduruyordu. Ancak aracın kilometresi sürekli tutuluyordu ve görev kağıdı yazdırıyordu.

sanırım o km takibi şirketin bir prosedürü olabilir. Yani kurumsal firmalarda zaten olan bişey.. Görev kağıdı yazmak kolay allahtan :)

şirket çok büyük değilse %1 hissen olsa bile şirket aracı olarak gösterebiliyorsun.
ama senin durumunda bu riskli çünkü satış yetkisi sende olmayacaktır bu durumda.

sticker kullanabilirsin ya da yurtdışından gelen birine getirtebilirsin.

alışırsın.

istanbul bilişim'e bir bak. benim ordan aldığım macbook pro ingilizce klavyeli.

(bkz: kyo)

(bkz: phoenix)

gojira

www.metal-archives.com

3909 tane metal grubu var encyclopaedia metallum'a kayıtlı.

www.youtube.com

sevgilisi yoksa neden olmasın herşey olabilir.

arkadaşlarına sorabilirsin çaktırmadan.

ama sevgilisi varsa ve sen hala atak yapmaya devam edersen dilerim tanrıdan ileride evlendiğin kadına başkası aynı şeyi yapar.(bu konuda çok hassasım belirtmek istedim sadece )

bence yok. bence haklıyım.

arkadaşlarına nasıl soracam ki? bu kız milleti herşeyi hemen yayar, dalga geçer, dedikodusunu yapar. sorsam bi arkadaşına anında yayılır gibi geliyor bu bana. bu da ayıp olur kıza karşı.

"bir erkeğin iq su sevgilisine bağlılığıyla doğru orantılıdır" dan sonra okumayı bırakmayı düşündüm ama işt aşk bu saygı duymak lazım. bence yok sevgilisi kaptır gitsin.

direk sorma mesela öyle boş salla dolu gelsin

işte x erkek arkadaşıyla kaç senedir beraber merak ettim gbi

@irrasyonel kedi
böyle saçma şeyleri genelde paylaşıyor kızlar. nedenini bilmiyorum ama paylaşıyorlar işte. ayrıca laf attın ama senin nick de kedi ona ne demeli :)
aşığım ona.

hiç belli olmaz fotosunun olmamasından okulda değildir belki çocuk. saklamak değil de göstermeden yaşayan tipler olabiliyo bazen sen yakınından birinen öğren ya da kendinden öğrenirsin. yoksa engel o zaman olur o iş neden olmasın :)

Oncelikle herkes askini facebookta milletin gozune sokmuyor. Artik facebook olaylarina akrabalar ve aile fertleri de bulastigi icin facebooktan pek bir sey cikartamayabilirsin. Sacma gelebilir ama fotograflarini begenenlerden biseyler cikartabilirsin belki :) Iliskisi olmayan kizlarin fotolarindaki erkek begeni yuzdesi iliskisi olanlarinkine oranla daha fazladir. (boyle de duz adamim)

Kiz cok guzel diyorsun. Cok yakin fotografi yok ama bir ortami var diyosun. Kiz arkadaslariyla cok takiliyorsa uzak mesafe bile olabilir. Bence kendini cok umitlendirme. Ancak kiza ya da arkadaslarina sorarak emin olabilirsin.

Aci : Bunlari sorduguna gore senin is olmaz kardes.
Dost : Ben

bir hevestir geçer ya. aşığım demiş adam. uzaktan tanımayla aşk mı olur len.

@seoman
ben de ona dikkat ediyorum, genelde onun yazdıklarını sadece kızlar bi de bazen 1 2 erkek beğeniyor filan. hatta bir erkek sürekli beğeniyor baktım çocukluk arkadaşı herhalde öyle kanka gibi bişeysi onu anladım.
sanırım doğru söylüyorsun dost.

"bir erkeğin iq su sevgilisine bağlılığıyla doğru orantılıdır " ise bana gerizekalı demiş oluyor bu kız. Sevmedim yengeyi. Olmaz o iş. Keserim o kızı.

facebookunda ilişkisi hakkında bir bilgi yok.
okulda hep sınıftaki arkadaşlarıyla takılıyor(kız arkadaşlarıyla).
bir erkekle öyle çok yakın fotoğrafı yok(sarılmış, yanak yanağa vb. fotosu yok).


ben de bu maddelere uyuyorum, sevgili içerikli bir şey paylaşmıyorum facebookta ama 3 senedir sevgilim var. belki sadece sevgilisi fb kullanmıyordur ya da bu tarz şeylerden hoşlanmıyordur.

kayranın kedisiyle aynı durumdayım, o halde +1

ya gençler napıyoruz ya adam sanki kgb amk, bakmış işte elinden geldiğince ve kızın sevgilisi olma delili yok şu an. tabi ki sevgilisi olma ihtimali de var kızın ama sırf bunu öğrenmek için de ilişkiye 3. kişileri karıştırmaya pek gerenk yok bence. normal git tanış hocam kızla, zaten 2. dkkadan anlayacaktır durumu. baktın ki yüz vermiyor bitireceksin olay bu, fazla zorlamayacaksın...

ben de diş telini uzun sürdüğü için takmak istememiştim. porselen kaplattırsam ya demiştim. o zamanki dişçim yazık edersin ne güzel sağlıklı dişlerin var falan demişti.

kendi dişin varken kaplama falan çok mantıksız olur. bi iki dişin çarpıksa zaten kısa sürer tel tedavisi. estetik kaygı normal tabi. ama ben porselen braket kullanan biri olarak milletin çok da farketmediğini gördüm. birlikte ders aldığım bi arkadaşım bile 1 sene sonunda aa tel mi taktın dedi. maddi kısmı zorlamayacaksa tel diyorum kısacası.

ben de bunu diş hekimime sordum (üst köpek dişlerimin yanlarındaki dişler biraz yamuk). kendisi aile dostumuz aynı zamanda, o yüzden alacağı paraya bakmaz hiç. bana öncelikli tercihinin beni bir ortodontiste yönlendirmek olduğunu söyledi. kaplama son tercihim olur çünkü sağlam dişi küçültmek istemem dedi. laminate de aşındırıyorlar ön yüzeyi, o kaplamaya göre daha tercih edilesi. bir de misafir diş diye bir şey var çok yaygın olmasa da, onu bir araştırabilirsin.

Aradığın şey lingual braket/ortodonti.

(bkz: prince of persia)

Splinter cell. stratejik şekilde yavaş ve sakince düşmana sızmalısın. ama bu antik değil 2000'li yıllarda geçiyor.

(bkz: hitman 2). ama silent modunda bitirmeye çalışsın görevleri :)

max payne olur mu acaba?? biraz hareketli ama. tomb raider a da benzer.
yalnız gönlü el verir mi? adamın eve döndüğü sahnenin ötesine geçemiyorum ben (:
tomb raider dan yola çıkarak prince of persia'ya da katılıyorum ama o biraz daha sol klik sağ klik sol sol sağ sol falan.

plants vs zombies
(bir anne klasiği)

puzzle çözmeyi seven biri diye düşünürekten; portal, portal 2, q.u.b.e.

saat 10 da açılıyor, mümkün değil diye biliyorum. ama hemen yan tarafındaki caminin otoparkına bırakabilirsin aracını.

içinde starbucks varsa ve açıksa bırakırsın.

bursa kumaş pazarı

kağıtları kesmek sıkıntı olabilir. bizim eve kağıt yapan adam kendi tezgahıyla gelmişti. bir de illa deneyeceğiz diyorsanız çok desenli bir kağıt almamaya özen gösterin çünkü o kağıtları desen devam edecek şekilde ayarlamak gerekiyor.

ben yaptım.

çok zor iş ama yapılır. ama ben yaparken çok küfür ettim usta çağırmadım diye

biraz zor iş ya
yapışkanını hazırlarken topaklanıyo falan
duvara düzgün yapıştırmak da zor biz iki kişi çok uğraşmıştık yani

yapacağın yere göre değişir dümdüz bi duvar kaplarsın mesela ama köşe dönmek efendim pencere etrafı filan kasar, bence ustasına yaptırmaya değer.

ben yaptım, aslında 2 kişiydik kağıdına ve duvarına göre değişir zor ama imkansız değil

desenli duvar kağıdı alıyorsan tekrarlarını tutturmaya dikkat etmen gerekir.

desenli değilse,
-her duvarın başı ve sonundan yükseklik ölçüsü al
-yaklaşık 3-5 santimlik alttan fire ayır her boyda
-4 boyu bir anda kesip fırça ile tutkalı sadece duvar kapıdına uygula (duvarın temiz olduğunu varsayıyorum)
-tutkalladıklarına ortadan ikiye, içine doğru katla, sonra bir daha katla
-soldan başlayıp parça parça yapıştırarak aşağıya in.
-en üst ve altta kalan fireleri kağıt ıslak olduğu için kesinlikle gönye ile kes (falçata vasıtası ile)
- köşelerindeki taşan tutkalı sünger yardımıyla temizle, hafif nemli olsun.

Ben internetten aldım yapıştırdım başta zorlanır mıyım diye düşünüyordum ama kolayca hallettim. :) Biraz boyun uzunsa sorun olmaz bence, duvargiydir.com dan aldım. Arkası etiket gibi, çıkarıp yapıştırabiliyorsun, yanlış yapıştırınca kolayca sökülebiliyor. Bence dert etme bir dene...

uygun ayakkabı ve montun varsa donmazsın.
ben -30 falan görmüştüm vaktiyle, dışarıda yürürken bacaklarımız karıncalanır, burnumuzun içi donardı.

isveçte termometre -29 gösterirken dışarıda gayet dolaşılıyor, nem az olduğu için buradaki gibi üşütmüyor, hatta havayı hissetmiyorsun. moskovada durum ne bilmiyorum ama örnek olsun diye söyledim.

ben -42 gördum moskovada. eğer çok iyi bir bot, yun çorap, bası kurklu bir pardesu yoksa mokoko. ölumden döndum diyebilirim. kontrol edilemeyen kasılmalar baslamıstı. kuvette geçirdim bir gunu.

iyi bir torpilin yoksa zorlanırsın elbette. ama master dersen o kadar zorlanmazsın, notların da iyiyse.

bence iş akademik bir çevrede değilse açıköğretim işletme mezunundan hiçbir farkı olmaz bu kimselerin iş bulma açısından.

bilkent'i iyi bir ortalamayla bitirirsen önce türkiye'deki uluslararası büyük şirketlere girersin, oradan sonra da o referansla yurtdışına rahat gidersin.

benim zamanımda uluslararası akreditasyonu olan tek işletme fakültesi bilkent işletmeydi. hocaları da genelde imf'de vs. çalışmış insanlar, epey faydası dokunur.

Soyle sorulari keske biraz daha spesifik sorabilseniz..

Yurtdisindan kasit Bati Avrupa mi, ABD mi, yoksa neresi olursa olsun mu?

Bati Avrupa icin konusursak, sadece Bilkent/ODTU vb. bi diplomayla kalkip yurtdisinda is bulamazsin; su devirde imkansiza yakin. Ya once Turkiye'de is tecruben olacak oradan transferini isteyeceksin veya calistigin sirket cok isim yapmis bi sirket olacak onun referansiyla basvuruda bulunacaksin. Ya da Avrupa'da Master & MBA yapip onun uzerine bi kariyer kuracaksin.

söylenmis zaten. ama biraz toparliyim kendi gördüklerimce.

eger firmada türkiyeden bir calisan yoksa ya da elemeyi o yapmiyorsa ha istanbul isletme , ha bogazici isletme mezunusun zerre farketmez. bilmezler cünkü üniversiteleri.

en basit yöntem , türkiyede global bi sirkete girip ordan yurtdisina gitmek, en basit en efektif yöntem bu.

evet ciddi zor yurt disinda is bulmak.

iki yıl önce londra ofisleri için jp morgan, goldman sachs, oliver wyman bogaziçinden başvuruları aldı, sonra mülakatlar londra da oldu.

kısaca, buradan avrupaya gitmek oldukça zor, ama imkansız değil

yazı yazmak için de ommwriter var, seversin sanırım.

windows'ta da severek kullanıyoruz

kimse almazsa herhalde yavruluk dönemi geçince sokağa atılırdı.

illa biri alıyordur, sonuçta ticarethane orası. sana nasıl sattılar? sen mi girdin içeri de direkt "ben bunu alıcammm!" diye?

ya gittim baktım kediyi de elime tutuşturdular al sev diye elimi falan yaladı :) dayanamadım ben de pek munis bir hayvan idi. sokakta hiç cins görmedim ben de nereye gidiyo bunlar diye merak ettim. benimki 8 aylık bir sığır yavrusu oldu şimdi :) fiyatını sordum sadece sonra kediyle çıktım :) ama tabi canlıya fiyat biçmek çok yanlış.

sokakta cins hayvan görmüyorsun çünkü ölüyorlar sokakta.

geberip gidiyorlar.

şanslıysa barınaklara gider, sokakta cins hayvanların yaşama şansı sıfır.

benim bildiğim hayvan üretim çiftliğine geri gönderiliyor ve küçücük kafeslerde, hareketsizlikten yatmaktan sağı solu yara olmuş şekilde yılda 3 batın yavru doğuruyorlar.bu şartlarda da maksimum verim sağlandıktan sonra bir kaç sene içinde ölüyorlar zaten. satın aldığınız yavrunun hayatı kurtuldu belki, ama kendisi gibi belki kurtarılamayacak onlarca yavrunun bu eziyetleri yaşamasına finansal destek vermiş oldunuz. hayvanların petshoplarda satılması tam anlamıyla iki ucu boklu değnek bu açıdan.

bir şekilde elden çıkartıyorlar ya. 2 aylıkken maksimum fiyata satılıyor. sonra yavaş yavaş fiyatını düşürüyorlar. elde kalmak üzereyse de kum, tuvalet, mama seti alanlara ücretsiz veriyorlar.

karanfil sokakta bulursun bence.

Yüksel Caddesi'nden yukarı doğru çıkarken Selanik'le ya da bir üstteki sokakla tam hatırlayamadım kesiştiği yerde bir çerçeveci var. Orada olabilir, resim falan da satıyorlar sanırım. Gür Ozalit'e bakabilirsin.

büyük lacivert kutusda neutrogena besleyici bakım kremi. 10 lira civarı bişi.

neutrogena.
ya da cok daha ozeli: biorichi. yanliz biorichiyi her yerde bulamazsin sadece distributorler vasitasiyla satiliyor, bundan daha iyisini ben gormedim. roaccutane kullanirken milletin dudaklari paramparca olur, ben biorichi sayesinde, dudagimin soyuldugunu bile bilmiyorum. nefis bi krem catlaklara karsi.. ayrica, topuk veya dirseklerindeki sert deriyi de 3 gun icinde pamuk gibi yapiyor.
bi de dogal bu krem, kimyasal degil digerleri gibi.

neutrogena kesinlikle.

(bkz: dalan d'olive zeytinyağlı nemlendirici krem)

Ok, neutrogena.
Peki bu gratis te var mı?

bepanthene krem

ttnet abonesi iseniz, ttnet bilgilerinizi giriyorsunuz ve kullaniyorsunuz. Sanirim herkese aylik 600dk veriyorlar.

Uye degilseniz de hatirladigim kadari ile kredi karti ile sure satin alabiliyordunuz.

TTnet'i olan bir tanidiginizin bilgilerini alin drim, ben oyle yapiyorum..

bağlanıyosun; ama satın almalısın.

ttnet abonesi olmayanlar da bağlanabiliyorlar sanırım. çünkü ilk ekranda hep dsl abonesiyim veya dsl abonesi değilim diye bir ibare çıkıyor, hangisiysen ona tıklıyosun

havaalanları hariç bütün starbuckslarda ücretsiz diye biliyorum ben, ttnet wifi penceresi açıldığında "bu noktada internet erişimi ücretsizdir" tarzında bir yazı çıkıyor.

ücretsiz, bilkent starbucks'larını az sömürmedim.

Satın almak zorunda değilsin, ücretsiz. Giriyorsun, altta ttnet abonesi değilim var, üye oluyorsun. Ki bütün adımları zaten sana anlatıyor, zor bir şey değil. Duyuruya sormaktan daha kolay özünde :)

not ortalaması şartı okula ve bölümlere göre değişiyor.

Geçerli değil. Alırlar.

yanlis bilmiyorsam 2.5 altinda yok'un kurallari geregi isteseler de alamiyorlar ama dandik bir ozel universiteyi arayip sormakta fayda var.

yök'ün kuralı yok.

üniversiteden üniversiteye değişiyor. çoğu özel üniversite 2.5 istemiyor burslu filan okumayacaksa.

eğitim kalitesi iyi olan üniversiteler genelde 2.5 hatta bazı bölümlere özel 3.0 üstü isteyebiliyorlar.

eğitim kalitesi düşük olanlar da en azından 2.0 üstü olsun diyorlar.

tabii bunların hepsi hangi enstitünün hangi bölümüne başvuracağına göre değişen şeyler.

bilkent ve odtü almıyor mesela, ortalamayı karşılamadığınızda değerlendirmeye bile almıyorlar.

sanırım 100. küçük boy olanlardan. sonrasında çok uzun bir süre midye dolma görmek istememiştim.

60 adet kum midyesi.

40 dan sonra kusmuştum.Sabah uyandığımda motorumun bozulduğunu farkettim.sıçarken götüm patlıyordu az kalsın.

www.eksiduyuru.com

55.
Ama sonrası ölümden beterdi, midemi bozdum ağzımda yaralar çıktı.

2.
şaka yapmıyorum, hayatımda ilk defa bu sene midye dolma yedim ve beklentilerimi karşılamadı.

0

orta boy 50-60 tane yiyebiliyorum. Açlık-tokluk durumuna göre daha da artış gösterebilir, hiç saymışlığım yok.

orta boy 55-65

8.

benim için ne çoktu amk şimdi hatırladım.
aauuvv ulan ne yedik be falan diyodum.

hiç yemedim. yemem de.
şunu söyleyeyim. denizin dibinde yaşıyor, kayalarda falan hareket etmeden yaşıyor. denizin tabiri caizse tüm pisliklerini (ağır metallerini) topluyor.
yani 45 denir abi?

rekorum 75. bir daha da o sayıya en yaklaştığım 35 midye ile 3 çeyrek kokoreç oldu.

hep tok karnına yediğimden 15 falan..

Cok basit bir dille anlatilmis, animasyonlarla suslenmis bir powernap tanitim videosu
www.youtube.com

Çok teşekkürler mantığını gayet düz ve anlaşılır tutmaları faydalı.

itunes.apple.com
android versiyonu var mı bilmiyorum, düzgün zamanda uyandırdığı için yorgunluk hissetmeden kaldırıyor.
Bir de uyku apnesi olabilir, yorgun kalkmak da yan etkisi...
Uyku düzeni değiştirmek bütün gün de mal gibi dolaşmana yol açabilir, yani çok az insan onu becerebiliyor gibi...

bir kan ölçümü yaptır, demir değerlerin düşmüş olabilir.

bilkent tarihte mi bu adam?
adı çok tanıdık geliyor. eğer öyleyse sevdiceğim tanıyordur kesin.

edit: sevgilimin ders programına baktım şimdi, topics in history of communism diye bir ders alıyor bahsi geçen adamdan. istersen sizi konuşturabilirim, sorun varsa sorarsın.

af bekleyip bölümünüze geri dönebilirsiniz?

bence daha önce okuduğum okulda şansını zorla. en azından gittiğin günlerin bir anlamı olsun. af cidden daha mantıklı [her ikisinden de]

tam zamanlı çalışıyorum:( nasıl dönebilirim? bi de af ne zaman çıkar ki?

kıbrıs'a sakın gitme. madem 4 yıllık diploma yetecek özele devlete para verip kastırmana gerek yok.

açıköğretimde bi dolu bölüm var. gir birine gitsin.

girne amerikanin istanbulda da varmis kampusu dediler, rahat dediler falan ne bileyim ya
o kadar salak bi durum ki yani. işimde başarılıyım, 3 dil biliyorum, tecrübem var vs ama konu diplomada tıkanıyor. açık açık söylüyorlar artık.

online okulları araştır, olmadı açıköğretim.

uğramadım. deneyeni döverim. açık ve net. tipe göre hareket ediyorlar galiba.

erkekler de çok fazla tacize uğruyor. bir keresinde otobüste kızın biri tanımadığı bir oğlanın üzerine neredeyse yatacaktı. oğlana gülüyor, eğiliyor, yanaşıyor. küçüktü bir de ikisi de büyük olsa ellerdi bence. oğlan oturuyordu, kız ayaktaydı. oğlan ilk durakta kaçtı. bazı ablaların iç ısısıyla o metrobüsler gidip gelir.

valla ben son 1 yıldır 8/10 kez yaşadım. 2'si genç kız. 1'i türbanlı teyze. kalanı erkek'ti. tabi sadece metrobüs değil. tramway, otobüs, minibüs'te yaşadım. öyle yakışıklı biri de değilim. meyilli olanlara ses çıkarmayarak teşvik ettiğim için bu kadar eminim.

ben toplu taşıma kullanıp da taciz edilmemiş hiçbir kadın tanımıyorum. o yüzden biraz para bulan hemen araba alıyor.

garip şekilde hayatımda gördüğüm en yakışıklı erkek de beni otobüste taciz edenler arasındaydı. yüzünü görünce bir an niye taciz ediyor ki diye düşünmedim değil.

taciz eden oldu,bağırdım,otobüsten attılar.kadınım.keşke biber gazı taşısaydım yanımda gözüne gözüne sıkardım.tabi arada başkaları da etkilenirdi o da kötü olurdu,üzücü.

ben işletme okurken almıştım, cevaplayabilirim belki.

onun neresi küçük ya...

sen küçük meme görmemişsin.

yok gayet iyi, hatta tam ideal meme.

o meme küçükse benim memem yokmuş meğersem :(

küçük falan değil o.

Kesinlikle küçük değil.

ideal meme o boyutlarda olur sanırsam

yalarım. açıklayıcı oldu sanırım.

küçük değil, net. meme dediğin küçük olsa bile yuvarlak olacak tabi, o da var.

küçük tabi ama verse yapılır. yoklukta gider.
güzel meme dolgun ve dik olmalı. türk kızları genelde memesizdir.

aynen tam ideal meme bence de. büyük ihtimal 85'tir ölçüleri de

Yirim.

silikon var oglum bunda neresi kucuk saka mi?

o meme kafadan 75c küçük müçük değil. ideal.

hayır başlık küçük meme ile ilgili olunca benim de algılarım şaştı. neyse ki genel yargı bu yönde değilmiş. ohh be!

büyük meme ile karşılaştırıldığında küçük kalıyor, orada şair bunu demek istemiş herhalde. ama hayır küçük değil. ayrıca hiçbir meme küçük değildir, meme memedir..

estetik kadın memesi dolgun olur. playboy bu sebeple kadınları dolgun memelilerden seçer. dünyada sevilen erkeklere hitap eden meme budur. mesela monicca ablamızın memeleri;
www.maxresim.com

ama yurdum türk erkeğine düz tahta versen nefessiz üzerine atlayacağı için gösterdiğin meme fazla bile gelir türk erkeğine. ağızlarının suyu akmaya başlar.

hemen yurdum erkekleri triplerine başlamayın aq. ne filozof ne cool adamlarsınız tenezül etmiyorsunuz sözde.

kate upton vs ile kucuk. aslında o da değil de, yanındaki siyahi hatunlarla kıyaslanması dilegiyle yapılan bir paylaşım. 18+'sı da var. şaşırmış yanındaki hatunlar. "bugüne kadar hiç böyle ufağını görmedik" ifadesi var yüzlerinde... küçük-orta-büyük olmaları subjektif bir durum olsa da memlekette meşhur olmuşlardır artık. son olarak; yaradan sahibine bağışlasın tabi...

hali hazırda 3gs kullanıyormuşsunuz 5e geçmeniz daha kolay olacaktır

İkisini de alma. 3GS'le devam.

ya abi en nihayetinde bu alet bi telefon ve hayatı kolaylaştıracak ek aparatları var. iphone beş al cebine sığsın. öbürü ne öyle kocaman abi kocaman.

3gs'e ios6 yükleyince 5'ten sogudum biraz zaten :) 3gs ses konusunda sıkıntı çıkarıyor ve sanırım S3 olacak... iphone5'in aman aman bir özelliği yok gibime geliyor.

iphone 5 tabii ki. iphone almaya gücü yetmemiş çakmalarıyla idare eden tipler gibi görünmek istersen s3.

iphone al.
babam galaxy aldı lacivert olanında, bildiğin plastik gibi görünüyor bu alet.

bir bu;

www.eksiduyuru.com

bir de bu

kiyas.la

sebepten esüç diyorum.

s3

iphone almaya gücü yetmemişler çok fantastik bir tanım.

daha fazla para verip hafızayı genişletemeyeceksem, batarya değiştiremeyeceksem -kişisel görüşüm olarak- sırf prestij için almam o telefonu. işlevselliğine bakarım.

ios daha iyidir belki (kullanmadım) ama android de yeterince iyi. telefonun plastik gibi görüntüsünde kayranin kedisi haklı da ben iki kere düşürdüm bir kere masaya çarptım, dikkatli bakmadan anlaşılmayan bir çizik oluştu sadece.

tüm bunları bir araya getirince o kadar fazla para verilmez bence iphone'a.

tavuk göğüs

lor peyniri

karbonhidratı az al da komple bırakma.

protein için tavuk göğüs ve ton balığı. ayrıca protein tozları da çok pahalı sayılmaz.

baklagiller de olur, yeşil mercimek filan.

badem
yoğurt
somon (marketlerin taze balık bölümünde satıyorlar, bir dilim 5 liraya geliyor)
peynir (salataya, etin yanına, vs)

www.healthaliciousness.com

2-3 yumurtanın beyazını çiğ olarak yemiyorsun değil mi?

Scooby adli bir eleman yesil mercimegi kullaniyordu cok sik, ozellikle ucuz oldugu icin. Barbunyayi da oneriyordu.

Baharatlarla yemek tarifini de veriyordu videolarla. Sitesi ve youtubeda bir suru videolari var.

scoobysworkshop.com

ucuz balık

karbonhidratları kesemezsin. kesersen enerjisiz kalırsın yataktan çıkamazsın.

kırmızı ve yeşil mercimekte çok süper protein ve lif var.

kazak tamamen yün olmadıktan sonra ısınmayı bekleme.

montum çok benzer, kazak yerine içime polar giyiyorum, hiç üşümüyorum.

yelek ve kazak birbirine yakışmıyor bence.

onun yerine birkaç ince kat daha sıcak tutar.

termal tişört, uzun kollu üst ve polar ceket üzerine mont yeter ve artar bence.

soguktan korunmak icin kalin giyinmek her zaman dogru yontem degildir. giydiginiz kiyafetin kumasi onemli. termal atletin ustune ince ince 2-3 kat usumemek icin yeterli olur. ben termal atlet ustune switshirt ustune mont giyiniyorum. bugun bile usumedim

h&m'de vardı, koton'da da vardı ama kalitesi çok kötü (daha deneme kabininde bile tüy içinde kalınıyor)

marks & spencer'da da var

dantelliler fln kışın, paçalılar yazın.

bi mevsim indirimi olmuyor onlarda arda kampanyaları oluyor

onlar indirime girmez.
bastırır parayı alırsın. :D

nası soru la bu? oturdun bunu mu düşündün :D

marks & spencer gibi yerlerde sezon indirimi zamanlarında iç çamaşırlarında da ciddi indirimler oluyor.

beyler dusunsenize, bu sektor hic batamaz lan, illa giyilecek o don, her seyi birakip bu ise mi girsek? ciddi dusunenler mesaj atsin
cevap: hic indirim olmuyor (diye salliyorum)

saka yaptim lan atmayin(ama tespitimin hala arkasindayim :D )

la senza epey indirimde şu anda.
yılbaşından önce de 1 sütyen alana 1 sütyen bedavaları vardı.

ben fırsat buldukça indiriyorum.

oysho da şuan basic ürünler indirimde..

la senza'da 3 külot alana 3 külot ve 1 sütyen alana 1 sütyen bedava kampanyaları hala devam ediyor diye biliyorum ben de.

bütün mağazalar/markalar gibi her sezon bunların da indirimi oluyor.

La senza'da indirim var. Sutyenler %50 indirimde. Ama yeni sezon urunleri cook guzel. Kendimi kaybettim resmen.

Bence ic camasirinda indirim olsun olmasin, satin almak bir yerden sonra hastaliga donusuyor zaten kadinlarda.

özyeğin üniversitesi

bankacılık ve finans lisans programı + finans mühendisliği lisansüstü programı

çok iyidir.

tobb olabilir

ipad çok daha iyi olabilir gibi geldi, bilemedim.

++ ipad

şu işinizi görür mü? www.teknosa.com.tr

tükenmiş bu da, model olarak fikir verebilir.

dayılar şu nasıl mesela?

www.hizlial.com

ek: bana bu işte ciddi yol gösteren arkadaşa bir adett bira vaadediyorum, kadıköyde.

"15 yaşında kıza lolipop" diye okudum. şimdi sitenin altındaki banner'ların oraya gidip utanıyorum.

kahin ahtapot'un linkindeki iyiymiş. o modele bak.

edit: senin son linkini verdiğin de iyi. bence tek kıstasın fiyat ve renk olmalı. 1000 lira civarı pembe bi' bilgisayar bul, tamamdır.

dell marka i3 işlemci li al kafan rahat olur bana güven

ya pembe değil de mavi olursa güzel olur asıl. mavi olmasa da kaplama falan bi şekil yapıcaz artık el mecbur..

sony vaio giriş modellerinde i3'lü renkli renkli laptoplar var.
Ama bence ipad daha iyi olur.

fikir istediğin bilgisayar eski yoldaşım olur. öncelikle bu fiyatta bir şey istiyorsan ne toshiba ne de sony al. bu iki markanın ortalama bir modeli bile çok çok yüksek fiyatlara gidiyor. iyi modellerinden bahsetmiyorum bile.

o modeli de alma. ben aldığımda ki taa 4 sene önce mi ne, 1100 liraydı. şimdi de utanmadan aynı fiyata satıyorlar. haa bir de indirimli diye göz boyuyorlar. kardeş doğru düzgün ne film izleyebiliyorsun ne de müzik dinleyebiliyorsun. o kadar ki berbat.

ipad doğru tercih

ben de ipad diyorum.
daha havalı bir şey ergenlerin gözünde. dediğin her şeyi ipad'le de yapar.

boya = araç hasar görmüş demek.

alacak adam kapının ne kadar hasarlı olduğunu bilemeyecek.

araba yandan kaza geçirse çamurluk da boyanır, direkler de yamulur değil mi? alıcıların bu kadar da mı kafası çalışmıyor?

abi en mantıklısı böyle durumlarda, bu şekilde kullanıp satmana yakın mümkünse bi çıkma kapıyla değiştirmek.. öyle az bulunan falan bişey değilse araba (alfa, rover falan değilse) bulursun aynı renkte çıkma kapı.

bi de şu var; otomotivde derler ki, göz önünde bi tane kusur, kaputun altında bin taneyi örtermiş. yani muhtemelen alacak olan eleman bunu görüp diğer kusurlara odaklanamayacak bile. bence böyle kullan, satmana yakın dediğim gibi yap.

ha bi de bunların kalemleri falan oluyor çizik için vs. ona benzer bişey vardır belki.

herifler mal yahu. çek fotoğrafını videosunu, boyat gitsin, sonra satarken adam eeaa derse al videosu burada, alırsan amenna, almazsan siktir git der geçersin.

Satılır satılmaz dıye bısey yok boyalı araba parça basına 300-500 tl aşagı gıder. Sıkıntı yok.

boya olunca hem orjinal boyası gibi güzel durmuyor hem de büyük kazası var diye düşünülüyor.

Autoking'e git, 10 cm hasarlı/boyanması gereken yer varsa sadece o 10 cm olan yeri boyuyorlar, hafif göçüğü de düzeltirler. Boyadıkları yer de yama gibi falan olmuyor hatta hiç belli olmuyor. Bu şekilde ufak bir yer boyanacağı için de boyalı muamelesi görmemiş olur araç.

roket adam +1

istanbul'da bir araba çiziksiz ancak 1 sene durur. senin dediğin gibi olsa kimse ikinci el almaz. millet perte çıkmış arabayı bile alabiliyor. ben sol çamurluğu, tamponu değişmiş ve iki yerinde boya olan arabamı sattım. alan adam hiç fotoğraflara bile bakmadı.

fotoğrafını çekip boyat bence. ben hep öyle yapıyorum ve şimdiye kadar hiçbir sıkıntı yaşamadım satarken. zaten büyük şehirlerde ne kadar dikkatli olursan ol araba çiziliyor. 2. el alırken de 2 parçayı geçmeyen tavan harici boyalıları alıyorum. sıfır gibi isteyen de gitsin sıfır alsın o zaman.

ipli don.
voleybol topu.

ben bayağı beğeniyorum yandex browser logosunu. y harfini gayet güzel yedirmişler topa.

not: evet benziyor yumurcak ile.

Araba zinciri.

sumo güreşcisi

bana xerox un yeni logosunu da çağrıştırıyor.

tangaya benziyor.

dünyayı çeviren yandex bana kalırsa. arkadaki yuvarlak dünya y de malum zaten

memuru kafalarsan aragorn koyarsın bence

direk nazgul koy kardes, fazla ugrasma.

yok.

yazıldığı gibi okunuyorsa koyabilirsin. aragorn koyabilirsin yani.

Eski gokturk hun hakaninin adi falan dersen, olur bence. uydur bi hikaye

ben aldım, kapı falan açılmadı. first city de yalanmış :(

@glory www.alisverisrehberi.com reklam bu, çok etkilendim.

@kayranın kedisi sen bir de kızsın, reklamla tam örtüşürsün ama sana bile açılmadıysa bana hiç açılmaz. Allah kahretsin.

ulaşım sorunu olmayacaksa optimum outlet en ucuzları diye biliyorum.

ankaradaki avmler arasında çok bir fark yok ne optimum ne acity ne de natavega...

outlet'lere pek güvenme. hem yerleri kötü hemde almaya değecek pek bi indirimli ürün yok. marka yazarsan daha iyi yardımcı olabilirim. ankamall, cepa, kentpark diye yardırabilirsin.

gucci'ye katılıyorum acity ve nata vega'da almaya değecek çok bir şey olmuyor.

@gucci
marka derken; loft, koton, colins gibi markalar + adidas, nike, lotto gibi spor giyim markaları. sanırım bunlar cepa kentpark ikilisinde fazlasıyla mevcut.

Kentpark tek başına yeterli sizin için. Gerek yok diğer yerlerle vakit kaybetmeye.

ankamall diyorum her türlü marka var

az çeşit uygun fiyat outletler var
bol çeşit normal fiyat ankamall var.

önce bioutletleri dolas gözüne çarpan bişeyler olursa topla ondan sonra ankamall.

outlet için optimumu önerebilirim.ya da istanbul yolundaki mağazaları.

git cepa'ya, cepa + kentpark yap. kesmezse devam et eskişehir yolundan, sonda 1-2 tane daha avm vardı sanki. gayet uygunlar bence f/p olarak.

son 2 gün içinde cepa, kentpark, gordion ve optimum'a gittim. optimum'da bazı mağazalar açık ara daha ucuz. mesela ben bugün desa'dan 125 tl'ye bot aldım, defolu falan da değil. adidas eşofmanlar da piyasanın epey altında oluyor, tek sıkıntı fazla seçenek olmaması. gordion'da da massimo dutti'nin erkek tarafı henüz talan edilmemişti dün. sevgilime gömlekler aldık, 69 lira gibi fiyatlara.

kaç gün oldu alalı ?

Daha bu sabah satın aldım.

tüketici hakları kanunu oku orada her şey yazıyor.

Alınan ürünün 30 gün içerisinde iade hakkı var diye biliyorum. Kullanmadıysan tabii. En iyisi tüketici mahkemesini ara sor.

1 hafta içinde sebepsiz yere cayma hakkın var.

istifa edeceksin tabii.

Ciddi misin sen? Tabii ki istifa edeceksin yahu.

bağlı bulunduğunuz bakanlığın il müdürlüğüyle bir iletişime geçin öncelikle. Oradan belirtirler zten

e o zaman ne anladım ben bu işten, bırakamam ben gül gibi işimi :/

öyp size zaten maaş veriyor ve kadrolusunuz. yani yüksek lisans, doktora süresince araştırma görevlisi maaşınız yatıyor, bir saçmalık yapmayıp mezun olduğunuzda da yardımcı doçent olarak kadronuz hazır, en kötü ihtimalle yardımcı doçentlikten de emekli olursunuz. yine devletin çalışanız yani.

ama şu istifa işini öğrenin, istifa etmeksizin farklı bir şekilde geçiş mümkün olabilir.

"e o zaman ne anladım ben bu işten, bırakamam ben gül gibi işimi :/"

cümlesini kuruyorsunuz ve öyp'yi kazanmışsınız. Sayenizde, sizin gibi şu an işi gücü olmayan, sizin kazanıp da burun kıvırdığınız statüye gelmek için götünü yırtan insanlar bir sene daha uğraşacak o sınavı kazanmak için. Öyp için çabalayan bir insanım, bölümüm gereği matematik ve mantık derslerinde zorluk çekiyorum ve deli gibi çalışıyorum. Ama sizin kafada insanlar böyle güzelim kontenjanları yakarak çok küfür yiyor işte.

yök'ün kendi sitesi var, bir sürü forum var, facebook grubu var öyp ile ilgili. hadi başvururken öylesine başvurdunuz, tercih yaparken bile insan hiç mi araştırmaz. iyi ki akademik kariyer yapmayı düşünmüyorsunuz, bu basit şeyi bile araştırmayan okumayan insanlar akademisyen olmasın mümkünse.

ve evet, ben de halihazırda bir öyp araştırma görevlisiyim ve yönetmelikler başta olmak üzere öyp hakkında her şeyi okuyup, kabul edip tercih yapmıştım. olması gereken de bu. "araştırma görevlisi" olmanın ilk gerektirdiği şey araştırabiliyor olmak zaten.

belki de yaparım, kime ne? siz her kılavuzu baştan sona okuyor musunuz ki böyle ölçütler sunmaktasınız bana?

boşver nikonu,boşver 60d yi. canon 650 d al babiş..

orta segmentteki bi makineden bahsederken neden giriş seviyesindeki bi makineyi alsın ki arkadaşım? teşekkür ederim önerin için @amonaki

buradan bakıverin

www.akakce.com

60d dururken nikon alma.
ben nikon kullanıyordum ama o kadar çok canon kiraladım ki sonunda keşke canon alsaymışım dedim.

sanmiyorum, en abidik gubidik insan bile yapiyor su anda.

üniversitesine göre değişir, misal bilkent yüksek lisans'ta çok zorlarken hacettepe o kadar zorlamaz. ona da bakmak lazım.

üniversiteyi dereceyle bitirdim, yükseklisans bir tarafımdan kan alıyor şu anda (bilkent için konuşuyorum). projesiz, ödevsiz, essaysiz günüm geçmiyor. bazı hocalar "ben yükseklisans yaparken uykum gelmesin diye duş almazdım, az yemek yerdim." gibi şeyler söyleyip aynısını sizden bekleyebiliyor.

1- bilmiyorum
2- 6 kilo sütten 1 kilo peynir üretiliyor

suyuyla birlikte 1 kg edersin.

ya ben denemiştim de biraz cıvık olmuştu, deneyeceksen mayasını biraz fazla koymayı deneyebilirsin. açıkçası benimki pek bir şeye benzememişti.

1 kg için 1 gram mı 6 gram mı ne maya konuyormuş ya da damla dün özgürşef in sonlarını izledim tesadüf öyle öğrendim sitesinden bir bak istersen orada yazıyordur

1- gayet hafif oluyor evet, ama normal yogurt sertligi bekleme, biraz civik olur.
2-1 kg. yogurt elde edersin. 1 yemek kasigi yogurtla mayalaman yeterli.

sütün yağından bir zarar gelmez bilakis bitkisel omega 6 kaynağı sıvı yağlardan ve margarindan daha faydalıdır. sanırım light sütü süttozundan yapıyorlar. o yüzden light süt kullanmanı önermem. + uht ve homojenize süt de kullanma zararlı.

pril gibi bir bulaşık deterjanıyla çitile, aslında hiç yıkamadan bunu yapsaydın kesin geçerdi. şimdi de şansını deneyebilirsin.

otellerin aşçıları genelde likit kullanıyor, ulaşabilirsen onlarken en doğru cevabı alırsın.

0.25
eksi miyop demek

Beyazıtta Bakırcılar Çarşısı var. Orada biz plaka üzerine kabartma şeklinde istediğimiz şeyleri yaptırmıştık hem de böyle kolay değildi epey detaylı şeylerdi, eminim bu tarz bir şey de yapabilirler. Çok yetenekli bir ustaydı bizimkisi ama adını şimdi hatırlamıyorum bir kaç kere iş yaptırmıştık kendisine. Nurlu ya da hayatlı bişeydi ismi yanlış hatırlamıyorsam yerin altına doğru merdivenle iniliyordu atölyesine.

lazer cnc ile yapıyorlar bunu. tekin ozalit te benzer birşey görmüştüm. isterseniz bir arayıp sorun.

www.tekinozalit.com

bunun yapılmışı var yahu, ben birkaç bloggerda gördüm.
biraz ararsanız bulursunuz sanırım toptancısını da. yoksa biraz pahalıya malolabilir kalıp yapılması vs. derken.

2- böyle bir esneklik referans mektupları sayesinde sağlanmış olabilir.
ya da o bildiğin kişi önce özel öğrenci olarak başlamış, daha sonra bölümün koyduğu bazı koşulları yerine getirmiş(şu iki dersten en az bb almalısın gibi) ikinci döneminde normal öğrenciliğe başlamış olabilir.

3- ara dönem falan hiç belli olmaz, başvur, sonra yine başvurursun.

4-hangi alanda uzmanlaşmak istiyorsan, o alanın bilirkişilerinin senden haberdar olması ve gayretini bilmesi önemli. o yüzden kendi hocalarınla aranı iyi tut, özellikle ilgi alanın neyse onun hocasının sana iyi bir referans olacağından emin ol.
bi de yapabilirsen alttan ders al ki ortalaman yükselsin, en azından 2.50 yi geçmeyi dene.

bu arada çok ağır olmayacaksa ders yükün 2. dönem yabancı dil derslerinden alıp ortalamanı yükseltebilirsin belki 2.50'ye. ya da yaz okuluna bir ders bırakıp intensive yabancı dil derslerinden alırsın ki onların kredisi epey yüksek olduğu için ortalamayı ciddi ciddi etkiliyordu ben lisanstayken.